Meleğin Kükremesi

01.08.2025

Sağ şeritte 90km/s hızla ilerlerken kulaklarınıza bir anda Formula 1 sesi gelse ne hissederdiniz, tahmin edeyim büyük ihtimalle kulaklarım çınlıyor pazar günü gelse de şu yarışı artık izlesem derdiniz. İşte tam olarak doğru olmayabilir, belki de arkanızdan bir 'Melek Kükremesi' yaklaşıyordur ama henüz haberiniz yok.

Yıl 2010 Toyota mühendisleri 2005 yılından beri üzerinde binlerce kez değişim yaptıkları saatler harcadıkları sayısız test gerçekleştirdikleri bir projeyi seri üretime geçirecektir ve bu proje egzozundan çıkan bir kükreme ile 'The Angels's Roar' lakabını alacaktır, işte karşınızda Japon harikası LFA.



Yamaha ile iş birliği yaparak 0.6 saniyede 9000 devir çeviren bir motor tasarlayan Toyota mühendislerinin amacı her pazar pistlerde kulakları pasını silen F1 sesini yola taşımaktır ama bunu yapmak kolay olmayacaktır çünkü bir yol otomobili bir yarış aracı gibi üretilemez, ve tabi ki bunu yapmak için Yamaha sadece motor ve mühendis ekibini göndermemiştir firmanın müzik enstrümanları bölümü de projeye dahildir, bu yüzden yıllar süren bir projeye adım atarlar ve 2005 yılında Lexus, LF-A adıyla bir konsept araç duyurusu yapar.

Yıllar geçer bu konsept araç henüz yollara çıkmamıştır ve kimse de çok fazla detay bilmemektedir, ardından 2010 yılında ortaya kaputunun tutacağına kadar karbon fiber olan bir canavar çıkar. Muadillerine göre hafif ama daha dayanıklı gövdesinin içinde ise pek alışık olunmadık cevherler saklamaktadır. V6 boyutunda olmasına rağmen bir V10 motor taşıyan bu canavarda mühendisler gecikme yaşadığı için göstergede tercihlerini analog değil dijitalden yana kullanmışlardır çünkü 560 beygir güç üreten bu melek o kadar hızlı devir değiştiriyordur ki herhangi bir analog gösterge hızına yetişemeyecektir. Karbon fiber monokok şasisi sayesinde sadece 1480 kg olan bu canavar 3,6 saniyede 100 km/s hıza ulaşıyordur ve marşa basıldığı zaman sizi dünyanın en güzel sesi ile karşılıyordur; Meleğin Kükremesi. Bu yazıyı okurken büyük ihtimalle gözünüzün önüne gelen o tasarımı hiç alışık olmayan difüzörün ortasında üçgen şeklinde egzozdan çıkan ses çoktan kulaklarınızda yankılanmaya başladı ve belki şu an yazıyı okumayı bırakıp çoktan tekrardan o sevdiceğinin sesini özleyen aşıklar gibi bir kükreme dinlemeye gittiniz bile.. Eğer geri döndüyseniz devam edelim.

Bu Japon şaheseri 2010-2012 yılları arasında 50'si Nürburgring Edition olmak üzere ki döneminin rekorunu kırarak 7:14.64 zaman turu ile en hızlı üretim aracı oldu, toplam 500 tane üretildi ve dünyadaki efsaneler listesinde yerini aldı bile. Sadece Japon otomobilleri sevenler için değil aynı zamanda tüm dünya için özel bir yeri ve anlamı olan bu Melek, otomobillere ilgi duyan her canlı için belki de motor sesi denilince akla ilk üç sırada gelen tek ortak otomobil olabilir. Egzoz hattı 3 yollu olarak tasarlanan ve müzikal bir ses ile yarış otomobili ahengini birleştiren bu sistemde ön tarafta emiş sesi, orta kısımda yanma ve mekanik ses orta tarafta ise egzoz çıkış sesi ile F1'in eşsiz çığlığı derin bir V8 motor gürlemesi ile birleştirilir ve özel olarak sürücü kabinine yönlendirilir böylece aracı süren kişi her gaza dokunuşunda adrenalini kulaklarından kalbine iletmeye başlar. Günümüzde farklı sebeplerden üretilen, gazına basıldığında evinizde elektrik süpürgesi kullanıyormuşsunuz hissi veren otomobillerin yanında şanslıyız ki bu canavarın üretim yıllarına denk geldik ve birçoğumuz bu sese aşık olarak içimizdeki o tutkuyu diri tuttuk, bir gün gerçekten o kabinde oturup içeriye aktarılan sesi dinleme şansınız olursa bizler içinde devir saatini 9000 rpm'ye getirmeyi unutmayın lütfen.

Yazar: Said TURAN
Yazar: Said TURAN